Modern dünya girişimlerden biri de eğitimin sistemleşmesi ve yaygınlaşması meselesidir. Sürekli bir başarılılık halini öngören “kariyerizm” kavramı da bu bağlamda ortaya çıkmıştır. Cemil Meriç’in söylemiyle idrakimize giydirilen Avrupa menşeili her -izm gibi kariyerizm de ideal bir hayata erişmenin imkânı iddiasını taşıyan belirli bir perspektifi ifade etmektedir. Kariyer yapmayı, başarılı olmayı, toplumun statü atfettiği bir konuma erişmeyi nihai ve en üstün bir amaç olarak niteleyen bu öğreti, aslında bireylere eğitim kurumları üzerinden modern kapital sisteme ayak uydurabilme adına dayatılmaktadır. Modern dönemle birlikte alt tabakadan üst tabakaya geçişin en yaygın yolu haline gelen eğitim kurumları bu öğretiyi, geleneksel dönemdeki usta-çırak modeline karşın ‘kariyer planlaması’ kavramı altında formalize etmektedir.
Çıraklık ve ustalık olmak üzere temelde iki basamaklı olan geleneksel eğitim modeline nazaran modern kariyer planlamaları çok basamaklı ve komplike bir sürece işaret etmektedir. Bu bağlamda geleneksel eğitim modeli olan usta-çırak ilişkisi ile iyi iş sahibi olma yolu olarak sunulan kariyer planlaması birbirlerinden amaç, başlangıç noktası, süreç ve de sonuç itibariyle farklılaşmaktadır. Geleneksel modelde birey, yetenekleri veya istekleri dikkate alınarak işinde uzman bir ustaya yönlendirilmekte ardından eğitimine usta gözetiminde başlamaktadır. Usta, çırağın işe yatkın olmaması halinde onu başka bir alana da yönlendirmektedir. Oysa modern eğitim modellerinde bireyler yetenek ve isteklerinden bağımsızca ekonomik getirisi yüksek olması sebebiyle iyi iş sıfatına haiz olmuş herhangi bir mesleğe yönelmekte veya yönlendirilmektedir. Ayrıca modern sistemde bireyler bu süreçte yalnız başlarına olup kendi yollarını kendileri tayin etmek zorundadırlar.
İki sistem süreç açısından da farklı işletmektedir zira geleneksel modelde bir tane ustası olan çırak vaktinin çoğunu saygı duyduğu ustasıyla diyalog halinde geçirerek sadece ilgili sanat veya zanaatı değil hal diliyle birçok meziyeti ayrıca sabır, tevekkül, kanaat vb. birçok değeri de öğrenmektedir. El almak mefhumunun da ifade ettiği üzere ustası sayesinde eklemleneceği bir silsilenin varlığı çırağa bir aidiyet duygusu da aşılamaktadır. Ancak kariyer planlamaları profesyonellik kavramı gereği eğitim alınan kişinin isim ve kariyer bilgisinden öte bir yakınlaşmaya elverişli değildir. Zaten amaç da buna gerek duymaz pragmatist bir yaklaşımın hakim olduğu kariyer planlamaları süreç değil sonuç odaklıdır. Ayrıca kariyer planlamaları, bünyesinde amaca ulaşmada kestirme yollar arama ihtimalini de barındırır. Bu da haliyle liyakat sorununa yol açmaktadır. Usta-çırak sisteminde; ustası, çırağın gerçekten işi yapabileceğine kanaat getirmediği müddetçe çıraklık sürecinin tamamlanması mümkün değilken kariyer planlamalarında liyakat ikinci plana atılmaktadır. Başarının göstergesi ise bireyin söz konusu işi yapabilitesinden ziyade yapabildiğine delalet eden sembollerdir; bir diğer ifadeyle puanlar/rakamlar ve isimlerdir. İki sistem de totalde ekonomik gelir elde etme amacı gütmekle birlikte, usta-çırak ilişkisine dayalı sistemlerde ilgili işi tüm aşamalarıyla öğrenme de baskın amaçlardan biridir. Kariyer odaklı sistemde ise neredeyse sadece kapital/ekonomik güdüler hakimdir.
İki sistemi birbirinden ayıran bir diğer nokta ise; geleneksel modelde çırak, eğitimin sonunda ustası kadar bilgiye sahip olup öğrendiği işin tüm aşamalarına hakim hale gelebilmektedir. Oysa modern eğitim modellerinde uzmanlaşma mefhumunun bir gereği olarak birey, işin kendisini ilgilendiren kısmı hariç diğer alanlara yabancıdır. Sadece bir parçasını ürettiği işe yabancılaşan birey, kariyer planlaması kapsamınca kendi istek ve eğilimlerini göz ardı ettiği için kendisine de yabancılaşmaktadır. Eklemleneceği herhangi bir silsilenin de bulunmayışı ise nihayetinde hem işine hem de kendine yabancılaşmaya başlayan kariyer sahibi modern bireyler için sonun başlangıcı niteliğindedir. Bu açıdan bakıldığında modern dönem fenomenlerinden olan kariyerizm ile intihar vakaları arasında doğrusal bir bağlantının söz konusu oluşu yerinde bir tespit olarak nitelendirilebilir. Zira iflasları takip eden intihar vakaları bu tespiti doğrulayan en büyük kanıtlardandır. Kariyerizm inancını taşıyan, hayatlarını başarı odaklı kurmuş bireyler daha çok kazanma, başarma ve egosal olarak tatmin elde etme amacı güderler.
Başarının bir müddet devamını istikrarına kesin kanıt olarak getiren bireyler, determinist bir yaklaşımla tevekkül, nasip ve imtihan faktörlerini göz ardı etmeye başlarlar.
Ancak kariyerleri dışında motivasyonları olmayan hayattaki varoluşlarını da kariyerlerine bağlayan bireylerin gerçek hayatta karşılaştıkları sorunlarla baş edemeyip kariyerlerini de kaybedince bir nevi çıkmaza düşmeleri kaçınılmazdır. Hayatlarından kariyerleri çıkınca hissettikleri boşluk ve kendilerine dahi yabancılaşma hissinin sebep olduğu ontolojik sancılar neticesinde pek tabi bazıları intihara yönelebilmektedir.
Ancak ilgili tüm hususlar dikkate alındığında yıkıcı yanı ağır basmakla birlikte günümüzde iş sahibi olma kavramını ifade için kullanılan kariyer planlaması veya bunu ideolojik olarak sistemleştiren kariyerizm kavramına büsbütün karşı çıkmak vakıayı görmezden gelip deve kuşu misali başlarımızı kuma gömmek demek olur. Zira, “Şu üç şey Âdemoğlunun saadetindendir; saliha bir hanım, geniş bir ev, rahat bir binek.” hadisinin fehvasınca da her ne yapıyor ise iyi yapmakla yükümlü olan Müslüman bir bireyin hem kendine hem de etrafındakilere fayda sağlaması için iyi bir işe sahip olması gerekmekte bireyin gailesi olan ailesini kimseye muhtaç etmemesi öğütlenmektedir. Ancak kariyerizmin, İslami öğretiden farklılaşan ve sorun teşkil eden kısmı iyi bir işe sahip olmada güttüğü amaç ve takip ettiği süreçle alakalıdır. Rasyonel ve seküler bir tavırla her türlü yoldan mutlak başarıyı hedefleyen kariyerizm mevcut haliyle kabul edilebilir bir sisteme sahip değildir.
Dolayısıyla çözüm, hayatlarımızın kaçınılmaz bir parçası olan değişimden kaçmayıp İslami değerlere göre revize edilmiş; tahliye, tasfiye, tezkiye, terbiye, tesviye vb. eğitim metodlarını da barındıran sentezci bir kariyer tasarısının ardında yatmaktadır. Eğitim kurumu dahil diğer tüm modern oluşumlar gibi kariyerizme de geleneğin ruhu yeniden üflenmelidir.
ZEYNEP KAPLAN
İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi
Tefsir Yüksek Lisans Öğrencisi
Tohum Sayı 163 / Bahar 2019