PROF. DR. ZÜLFİKAR DURMUŞ
Basiret kelimesinin geçtiği ikinci ayet Kıyamet suresinin 14. ayetidir. “O gün kafir insana yapması gereken, yapmadığı bütün işler tek tek bildirilecek. Hatta kafir insan o gün kendi aleyhine tanıklık edecek.” Bu ne demek? Kendi uzuvları işlediği günahları tek tek sayıp dökecektir. Burada ayetin bağlamı müşriklerle alakalı. Kâfir insan dememizin sebebi bu. Ayetin lafzı böyle olmakla beraber bütün insanlara da şâmil olan bir ayettir. Her insan o gün dünyada yapması gerekirken yapmadıklarını, her şeyi orada ayan beyan görecektir. Ve kişi kendi kendine tanıklık edecek. Elleri, ayakları ve diğer uzuvlarının şahitliğine de başvurulacaktır. Diğer ayetlerden bunları da anlıyoruz. O gün insan bir takım mazeretler ileri sürse de bunların hiçbir faydası olmayacak. İşte bu iki ayette Allahu Teala basiret kelimesini kullanıyor.
Basiret kelimesi aslında Rabbimizin ilahi sıfatlarından olan Basar’ın kullardaki tecellisidir. Allah zaman ve mekândan münezzeh olarak bütün bir evreni aynı anda gören, yapıp edendir. Basiret işte Basar kelimesinden türemiştir. Allah yolunda gayret göstererek hem ibadet hayatımız hem çalışma hayatımız hem de ahlakımız sistemli ve düzenli bir şekilde birleştiği zaman bizde basiret meydana geliyor. İşte Rabbimiz Basar sıfatıyla bizlere böyle tecelli ediyor. Kur’an-ı Kerim’de basiret sahipleriyle ilgili yine bir takım kelime ve kavramların kullanıldığını görüyoruz. Mesela ulül ebsar. Haşr suresi 2. ayette basiret sahipleri denilir. Ne demek basiret sahipleri? Allah’ın kendilerine lütfettiği. Basiret, peygamberlere verilidir. Hikmet gibidir. Kullardaki basiret ise bizim çalışıp gayret etmemizin neticesinde Allah’ın bir lütfudur. Yani bizde kesin değil, kesbidir. Aslında şöyle de deniliyor; her insanda bu vardır. Neden var? Çünkü Allahu Teala insanoğlunu yaratırken, ‘Fe elhemehâ fucûrehâ ve takvâhâ’ buyurdu. Bu ne demek? Allahu Teala her insana ana rahmine düşüp ona ruh üflendiğinde şu iki şeyi de kodladı. Bir, günah işleme kabiliyeti. İki, takva boyutu. Yani Allah’ın haram kıldığı şeylere karşı dikkatli olup helalleriyle yaşamamız istenildi. İşte bu iki şeyi Allah bize kodladı ve her insanda var. Bakmayın bu ateistlerin ‘Biz Allah’ı tanımıyoruz’ demesine. Her insanda doğuştan var zaten bunlar. Fakat insan çevresinin ürünü olduğu için o çevrede, o ailede ve toplumda nasıl bir ahlakî sistem üzerine büyüyorsa o ahlak ile birlikte bir hayat sürüyorlar. Kısacası kişinin hayatı ailesinden, çevresinden, okulundan edindiği bilgilerle mücehhez hale geliyor.
Eğitim sistemimizde manevi hayata, manevi bakış açısına çok fazla yer veremiyoruz. Eğitimde madde kadar manaya da değer verilmelidir.