İHSAN FAZLIOĞLU
“Türkiye’de belirli sorunları siyasete, politikaya atmak ucuz bir entelektüelliktir. İktidar sadece politik iktidar değildir. Bilgi iktidarı, dini iktidar da sözkonusu. Yani toplumsal ölçekte çeşitli anlam değer kürelerini elinde tutmak da bir iktidar alanı oluşturmaktır.”
İyi bir sahih düşünce için dakik bir dilimizin olması gerektiği izahtan varestedir. Gerçekliği dil üzerinde yakalayıp idrakimize taşıdığımıza göre elden geldiğince kullandığımız kavramları hangi dil içerisinde düşünüyorsak delaletlerini çok dakik bir şekilde belirlememiz lâzım ki sahih bir düşüncemiz olsun. Bu tıpkı matematiğe benzer. Matematikte hesabı çok dakik yaparsınız. Herhangi bir virgül bile sizin matematiksel gerçekliğe idrakinizi belirler. Bu dinde de böyledir aslında. Bizim dil hassasiyetimiz maalesef zayıfladığı için bunu ihsas edemiyoruz. Kavramların sınırlarının belli olması ve her bir kavramın mefhumu ve karşılık geldiği gerçekliğin iyi tayin edilmesi gerekir. Bu açıdan basiret kelimesi ve firaset kelimesi Türkçe’de galat-ı meşhur feraset diye biliniyor. Hâlbuki feraset at yetiştirmekle alakalı bir şeydir. Bu aslında firaset. Ama galat-ı meşhur olarak feraset de kullanılıyor.
ÖNDER bunu düşünürken ne hesapladı bilmiyorum ama açıkçası benim kaygılarıma da denk gelen bir başlık olduğunu söyleyebilirim. Çünkü günümüzde Müslümanların en önemli problemi basiret bağlanması ve feraset paslanması olarak formüle edilebilir. Bir körleşme var. Bu körleşmenin nedenlerine girmeyeceğim. Bunun çok çeşitli nedenleri olabilir. İktidarla alakalı olabilir. Bu iktidarı illa politik iktidar olarak düşünmeyelim. Türkiye’de belirli sorunları siyasete, politikaya atmak ucuz bir entelektüelliktir. İktidar sadece politik iktidar değildir. Bilgi iktidarı, dini iktidar da sözkonusu.
Şimdi yeri gelmişken şunu da ifade edelim; kavramlar dedik ya. Mesela kalp kelimesini bile konuşurken bazı zaman yanlış anlıyorsun. Kalp aslında insan bilişselliğinin, aklın başka bir adıdır. Akıl istidlali olması bakımından vicdan adını alır. Yani bizim kondisyonumuzun, bilişsel faaliyetimizin bir ifadesidir. Dolayısıyla bizim geleneğimizde özellikle Taşköprülüzade’nin Miftâhû’s Saâde’sinde bu geçer. İlim, aklın ibadetidir çünkü İslam’daki her ibadet belirli bir organın terbiyesine yönlendirmiştir. Oruç, namaz, hac gibi. İlim doğrudan aklın ibadeti ve terbiyesidir. İbadet de aynı zamanda terbiyedir.